Erken kalkan yol alır, kahvaltı yanına kâr kalır!

Simitçiler, pastaneler, fırınlar sardı dört bir yanımızı, her gün işe giderken görüyorum poğaça-açma-simit ve zeytin ezmesi ile sürülebilir beyaz peynir resmi kahvaltılık yiyeceğimiz olmuş. Herkesin elinde saman kağıdımsı paketler, içlerinde sarılı sıcak olmaktan çok uzak simitler, masa başında acele ile, belki sallama poşet çay eşliğinde www. ile başlayan gazeteler okunurken, alışkanlıktan yenilecek.

Ben yemiyor muyum? Yiyorum ama her ay belki bir kere, taş çatlasın 2 kere; o da hafta sonu sabah erkenden kalkar ve sıcak bulacağımı bildiğim saatte fırına gidersem. Simit dediğin taze yenir, beklemişi bence makbul değildir. Ayrıca lütfen, her gün yenmez; vakitsizlik derseniz itiraz ederim, pekala hep diyorum 10 dakika erken kalkılabilir. Fiyatı deseniz, ekmekten pahalı... Tamam hadi adını koyalım, üşengeçlik bunun adı!

Ne demiştim daha önce, yine arkasındayım. Öncelikle sabah kalkış saatimizi 10 dk. önceye alıyoruz. Sonra (çalan saati duymamazlıktan gelmeyip) uyanıp, sabah rutinimizi tamamladıktan sonra mutfağın yolunu tutuyoruz. Ben bunu uzun yıllardır yapıyorsam, kahvaltı etmeden evden çıkmıyorsam, yapılabilir demek ki... Biraz denemek, çaba sarfetmek gerek!

Mis gibi Çanakkale domatesi artık manavlarda, sonra beyaz peynir ya da eski kaşar, bir kaç yeşil biber; varsa tazesinden nane, fesleğen yoksa kurusu da kafi, tadı da yeter. Haftasonu ise sarımsak bile eklenebilir belki de iyice lezzetlensin diye...

Ekmek baget olacak, içi alınacak, bir değil; kıtır olsun diye iki kere kızartılacak. Sonra içine o muhteşem kahvaltılık karışımdan katılacak, biraz zeytinyağı gezdirilecek üzerinde şifa niyetine... İşte size Türk tipi kahvaltı, alışılmışın dışında bruschetta görüntüsünde...

Görüyorsunuz işte, kahvaltı etmek hiç zor değil aslında; maksat hareketsiz bünyelerimiz daha da mayalanmasın, tek tip yemeye alışmasın, mevsimlik sebzelerin tadına varsın!

Daha ne olsun, afiyet olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder